29 Şubat 2012 Çarşamba

Canım Babama

 Bugün 28 Şubat .. Benim hayatımın en önemli günlerinden biri bugün. Canım babacım , en gercek askım , en kıymetlimin doğum günü. Babamı o kadar seviyorum ki tarif bile edemiyorum; şöyle birşey de varki ifade de edemiyorum ,ama bildiğim bişey varsa onu ne kadar çooook sevdiğimdir.Kız çocukları  büyüdükçe daha da bağlanıyor babasına, ben her sene bunu daha iyi anlıyorum .Babam benim herşeyim, bitanem o benim. Kız çocuklarının ilk kahramanıdır ya babaları, ve  sonra aslında tek kahramanları olduğunu da anlarlar.
    Ben babamın ''biricik''i , ''ılgınella '' sı (sindirella dan gelir bu küçükken bana ılgınella derlermis :) bizde gittikçe benimsedik ) , ''köftesi'' olmaktan o kadar mutluyum ki, ne kadar büyüsemde öyle kalıcam galiba dimi canım babacığım :) Babama sunuda ifade etmek isterim ki Simge'si dogduktan sonra sanki birazcık papucum dama atıldı :( Ama olsun yine de bu sevgi bana yeter.
.Hep babis bana sunu derdi; hepinize sevgi aynı ama o kücük sadece ona ilgi farklı :) tamam babacım öyle olsunn :) Zamanında hata yaptıgım seni üzdüm babacım. Ama şu an senin için yapıyorum herşeyi inan ki.. Sana daha layık bi evlat olmak bütün gayem. Bu yüzden çok çalısıyorum babacığım. Zamanında benden istediğin ama benim olmadığım yerde olucam . Her gençte olur ( burada bahane üretme modu : on )  ergenlik dönemlerinde ;ailesiyle biraz kopar uzaklasır , soğukluk olur biraz .. Ama simdi hersey düzeliyro aklımın iplerini tutabiliyorum babacım seninde dedigin gibi. Hayatımı artık size göre yönlendircem , siz her zaman benim için ön planda olacaksınız. Söylediğin hiç birşeyi ikiletmiycem canım babam.Söylediğin hiç bişeye olmaz çünkü sen hep benim icin en iyi olanı sen düşünürsün babacığım.Herkesler lütfen  babasının ,ailesinin kıymetini bilsin. Sonra çok pişman oluyorsunuz.. ( tecrübeyle sabittir)
    Ben senin her zaman yanında olucam babacım.Sende benim hep yanımda olacaksın biliyorum.Hayatım sizler veda olsun canım ailem..Babacım seni bi daha üzmeyeceğime söz veriyorum seni çok seviyorum canım babam herşeyim..  Allah sen başımızdan eksik etmesin.
     
  Not: Ben bu yazıyı 28 Şubat gecesi yazmıştım ama işte akılsız kafam , dalgınlık taslak olarak kaydetmişim :)

Pinhani - Yitirmeden

Sarıl her fırsatında o insana arkasından ağlayan olma...



İnsan bazen hayatındaki aslında önemli şeylerin kıymetini bilmez , peki ya sonra ;artık çok geçtir...

27 Şubat 2012 Pazartesi

Zaman Herşeyin İlacıymış..

Zaman hem herrşeyin ilacıymış meğer.. Gün geçtikçe daha da anlıyorum.İnsan isteyince herşeyi yapabiliyor buna inanmak çok önemli. Kendinizi birşeyi yapmaya mecbur kılarsanız acı çekmeden yapıyorsunuz bazı şeyleri. Sonuç mu ? Mutluyum ve huzurluyum son günlerde.. Herşeyden herkesten uzak kalmaya karar verdim çünkü , canımı sıkabilecek herşeyden uzak duruyorum çünkü , kimseyi umursamıyorum çünkü.. Ders çalışıyorum , çalışıyorum , çalışıyorum saatlerce..Hatta sabahlara kadar. Ve yiyorum sürekli 100 kilo oldum :) Ama şikayetci değilim bu durumdan yani bir iki kilo daha almamam şartıyla . Yani şimdi çok iyiyim süperim :) ( bi zamanlar takıntılıydım da bu konu da çok zayıftım çok )
Beni sıkan herşeyi aklımdan çıkardım kendi kendimin psikologu olmun resmen yaa :) Bazen kendimle saatlerce konuşuyorum. Kendimi dinliyorum , kendime öğütler veriyorum. Nede olsa beni benden çok düşünecek kim var ? Beni benden iyi tanıyan ?
 Kendime başka bir şehirde sil baştan çok güzel bir hayat kuracağımı düşünüyorum ve dahada hırslanıyorum , hayatımda böyle inek değildim ben :) Yani ben inek olduysam herkes olabilirr. Kafamdaki düşünceleri atıp derslere motive oldum.
   Bu arada tabii ders çalıştım ama geçen gün bir kaç saatimi de kendime ayırdım ve kuaföre.Arkadaşlarımın yoğun ısrarıyla saçlarımı kızıla boyattım. İyi ki ısrar etmişler çok teşekkür ediyorum onlara buradan. İyiki diyorum inanılmaz yakıştı bu renk bana beni çok farklı, havalı ve güzel gösterdi. Ki her gören böyle diyor. Aman nazar değmesin maşallah diyelim :) Nazar boncuklarımı üstümden eksik etmiyorumm.Kendimi hiç böyle beğenmemiştim ,kendimi geçtim insanların daha çok beğenmesi bana özgüvenimi arttırdı iyice . Havalı havalı geziyorum :D Aynaya bakınca sanki çok farklı bir insan olduğumu çok güzelleştiğimi görüyorum.Ve benim kankitolarım ;saçlarımın rengine yeni imajıma bayıldılar resmen onlarda. Hatta biri utanmasam yazıcam sana dedi :D
 İnsan bazen değişiklikler yapmalı bazı şeylerde ısrar etmemeli bence. Bende bir sarı saç hastalığı vardı ki sarı renklere bayılırdım . Bu renge bayıldığım için bana yakışıyor mu yakışmıyor mu hiç düşünmemişim .Bu yüzden yıllarca çirkin çirkin dolaşmışım :D Yani abartmıyım o kadarda çirkin değildim :P Ama cidden bana yakışmıyormuş.Herkese tavsiyem sarı saçlı olucam diye kendinizi çirkinleştirmeyin yada ne bileyim size pek yakışmadığı halde iddialı renkleriniz varsa daha iddiasız yüzünüze yakışan renkleri tercih edin. Kendi renginizi keşfedin . Tabi bu da deneme yanılma yöntemiyle oluyor. Ben rengimi buldum daha değiştireceğimi sanmıyorumm.Çok güzelim böyle :P Yakında profesyonel fotoğraflarımı koyucam çok güzel bir çekim yaptık. Orada rengimi görebilirsiniz.
  Neyse öyle işte . Benim ders çalışmam lazım . İyi günler..

23 Şubat 2012 Perşembe

İşte Eurovision 2012 Şarkımız : Love Me Back



Oh oh oh baby don't shut me down
- Oh oh oh bebeğim beni reddetme
Give me all the love I need
- Sen bana ihtiyacım olan bütün aşkını ver,
And I'll be gone
- Ve ben giderim uzaklara.
I'm a lonely sailor
- Ben yalnız bir denizciyim.
Drinking the night away
- İçerek geçer gecelerim.
My ship is made from hope
- Benim gemim umuttandır.
She's searching for your bay
- Arar durur senin denizlerini.
Hop on to my ship baby
- Hadi bebeğim atla gemime.
I'll make you fly
- Seni uçuracağım..
You love me and you know that baby
- Sen de beni seviyorsun ve biliyorsun bebeğim
Don't you lie
- Bana yalan söyleme.
Love me like I love you and say na na na...
- Sen de beni seni sevdiğim gibi sev ve de ki na na na
Oh oh oh
We need a bit of Rock'n Roll
- Biraz rock'n roll'a ihtiyacımız var.
Baby don't you crush my soul
- Ruhumu ezme bebeğim.
And make me fall
- Ve beni yıkma.
Hey hey 
Baby love me back today
- Bebeğim, sen de beni sev bugün
Never ever sink my ship
- Gemimi asla batırma
and sail away
- Ve gitme sakın uzaklara
Hop on to my ship baby
- Hadi sen de atla gemime.
I'll make you fly
- Seni uçuracağım..
You love me and you know that baby
- Sen de beni seviyorsun ve biliyorsun bebeğim
Don't you lie
- Bana yalan söyleme.
Love me like I love you and say na na na...
- Sen de beni seni sevdiğim gibi sev ve de ki na na na
Pirates, high seas, cautions, cannons and potions
- Korsanlar, açık denizler, tehlikeler, toplar ve iksirler
A sailor's passion can always conquer the oceans
- Bir denizcinin tutkusu okyanusları fetheder.
Sing with me my children
- Benimle söyleyin çocuklarım
Nan nay, nan nan nan nay nan nan nan nay...

Koton İlkbahar Yaz Koleksiyonu Hazır!

Sezonun en renkli, en tatlı ve en enerjik koleksiyonu Koton’dan… Baharın ılık günlerine taze ve tatlı dondurma renkleri ile giriyor. 1950’li yılların bu şekerimsi renk paletinde kayısı, toz pembe, limon sarı, çilek, lila, mint ve bebek mavisi var. Koton farkıyla baharın en ‘tatlı’ gardrobunu hazırlayabilirsiniz! Tam anlamıyla bayıldımm. Her sezon olduğu gibi bu sezonda harika iş çıkarmış Koton.. Hemen alışverişe çıkıp bir kaç parçayı gardrobuma kazandırmalıyım. Hem şık hem rahat olmak istiyorsanız tam sizlik bunlar. İşte benim seçtiğim birkaç kombinasyon;





22 Şubat 2012 Çarşamba

19 Şubat 2012 Pazar



"İsterdim Kalmasın Kaldığı Gibi. Ama; Amalar Yasak Bize, Keşkeler Kilitli"


"Sensiz takvimleri karıştırıyorum. Günler silik, tarih sanki kelebek. İstersen gelme, adını değiştirecek değilim. Önümde bir bardak, suya yansıyan hâlin bir yudum ve ben ıslak. Öpüyorum kirpiklerinden..."

Biter mi Aşk?



Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle . . .

18 Şubat 2012 Cumartesi

...

Özledim...

Yerimmm seni Öss

Öncelikle öss değil ygs yada lys fosil misin diyebilirsiniz. Bizim zamanımızda öyleydi 2 basamaklıydı sınav arkadaşlar ,tercihleride sınava girmeden yapardık biz :P dermişim :) Tabiki değil henüz 20 yaşındayım. Erciyes Üniversitesinde okuyorum.(maalesef) Kayseri'li arkadaşlar kızabilirler ama napim ben sevmiyorum Kayseri'yi. Sevemedim yada..Herkes herşeyi sevmek zorunda değil. Ben elmayı sevmek zorundayım diye elma beni sevmek zorunda mı ? (Burada sacmalamaya başlıyorum). Neyse öyle işte.
    Düşün İzmir'i sevmeyenler var. Yuh işte o kadar yani. Soğuk yer burası bana göre degil ben oyle robocop gibi dolaşamıyorum. Dolayısıyla sürekli bi grip hallerindeyim. Bi depresif haller bi asosyalliklerdir gidiyordu. Resmen hayattan soğumuştum 5 sene burada kalacağımı düşününce. Herneyse , sonra ben sordum kendime neden burada yaşlanayım? Neden mutsuz edeyim kendimi? gibi ... Otur paşalar gibi çalış öss'ye (ygs, lys nasıl istersen seç beğen al ). Daha iyi bir bölüm ,daha iyi bir şehir ohh mis.Aslında bölümümün önü çok açık işin erbabı olan biraz anlayan insanlar hep bunu söylüyorlar.. Ama olmayınca olmuyor işte sevemiyorum nedendir.. Siz siz olun tercihlerinizi yaparken tüm bölümleri kendi üzerinizde bir çok kez düşünün ben işi yapabilir miyim , benden olur deyin. İnsanın üniversite yıllarını güzel geçirmesi için öncelik bölümünü sevmesinden geçiyor bence.Kendime ; Ilgın dedim yaparsın sen bunu.Zaten buraya gelirkende bu yılı geç,seneye sınava hazırlanırım deyip o yıl boyunca boş boş gezip sonra; yaa bende tercih yapayım nolcak, herkes yapıyo(!) deyip gelmedin mi? Evet evet bu sene adam gibi çalışırım istediğim yere giderim hem daha tecrübeliyim dedim ve başladı öss maratonum. İlk iş elime bir ygs matematik kitabı geçti onu çözdüm bitirdim. Sonra bir ara dersaneye gittim , ygs konuları çok ilerlemişti bi süre devam ettikten sonra dersaneyi bırakma kararı aldım. Oturdum , dışarı çıkmadım hatta finallere bile gitmediğim zamanlar oldu. Türkçeyi ve geometriyi bitirdim bu arada.Bi süre iyi çalıştım ama bu ara bi motivasyon eksikliği var nedendir, bilemedim ben onu ama istediğim gibi çalışamıyorum bu aralar ama; yavaş yavaş toparlıyorum sanki
 ne ?  Zor oluyo tabii bazen arkadaşlarım sürekli bi aktivite içerisindeyken aklım gitmiyo değil ama kazanacağım o güzel yeri düşününce diyorum " Emeksiz , yemek olmaz" ...
    Bu arada üzücü bir gerçek varki sınava 1.5 aydan daha az bir süre kaldı maalesef.. Umarım hepimiz konuları bir an önce bitirebiliriz. Ben son 1 ay deneme çözüp eksiklerimi öyle tamamlıycam.Ben daha önce bunu yapmadım demek ki başka yollar denemek gerekiyor :) Aslında bu sınav öyle abarttığımız gibi öcü değil..  Çok basit öyle ki ; yüzde doksanını rahatlıkla yapabiliriz. Tabi arada gıcık sorularda çıkıyor ama onlar çok az. Ve biz her soruya o gözle bakınca abartıyoruz soruyu  ve - bunun cevabı bu değildir -bu olmaz- bu kadar kolay değildir; heralde deyip soruyu irdelemeye, kafamızı karıştırmaya başlıyoruz. Tamam işte yandık ; en basit soru gitti al bakalım..
     Bu sene dersaneye gittiğim sürede geometri hocamla aramda geçen bir diyaloğu anlatayım. Geometri benim için öteden beri bi sorun olmuştu. Geometri yapamıyorum ben deyip işin içinden çıkıyordum. Halbuki geometri korkağın tekiymiş zavallı üzerine gittikçe teslim oldu bana :) cazibeme dayanamadı nihayetinde :P Neyse sadete gelelim ; hocam bana Ilgın nasıl gidiyor geometri  Çalışıyor musun ?filan dedi. Bende evet hocam yapıyorum ,normalde bireyin soruları çok zor gelirdi eskiden.Ama şimdi bayağı iyi yapıyorum dedim. Hocam ne desin Zaten son yıllarda özellikle de bu yıl bireysorularını kolaylaştırdı dedi .Niye mi ?Sınavda zaten sorular kolay geliyor.Ama öğrenciyi zora alıştırınca öğrenci çelişkiye düşüyor ve hata yapıyor dedi.Sadece bir kaç tane sıkıntılı soru geliyor dedi .O yüzden testlerde çok az zor soru var dedi. Ben buna gerçekten katılıyorum sınavda sorunun kolay olmasından dolayı çelişkiye düşüyoruz ve hata yapıyoruz. Sonuç olarak adam cidden  haklı beyler bayanlar..Çantada keklik sorularda gidiyor bu yüzden. Bu arada saat geçenin üç buçuğu benimde iyice uykum geldi cümlelerimiz toparlayamaz oldum. Bu yazımın devamı gelecek mutlaka kimsenin benim hatama düşmesini istemiyorum. Bi sınavzede olarak nacizane tecrübelerimi paylaşmayı istiyorum. Şunu unutmayın ki öss bir maraton koşusu ve bizde birer atletiz. Hızlı çıkan değil bitiş çizgisine yaklaştıkça hızlanan kazanır. Herkese iyi geceler yarın daha tempolu şekilde koşmaya devam...

 Not: Noktalama işaretleriyle ilgili bayağı yanlışlarım oldu farkındayım türkçeyi bitirdim desemde genel anlamda bitirdim yani sadece 2 konu kaldı noktalama işaretleri ve cümlenin öğeleri :)

17 Şubat 2012 Cuma

Unutalım mı ?

İsteyerek unutmak yoktur. Unutmaya mecbur bırakılmak vardır.. Sen ,ben , o...

16 Şubat 2012 Perşembe

Multitap -Demet Evgar Bu Şarkıyı Dinliyorsan




 

Bu şarkıyı dinliyorsan
Bunun bir anlamı olsun
Anlarım ki şu an beni düşünüyorsun
Mesela çok özledin ama söyleyemiyorsun
Ya da benden bir mesaj bekliyorsun
Duyuyorum…
Kalbimiz bir olmuş anlaşılan
Tam da aklımdan geçerken şaşırdım bir an
Söyledim durdum yorulmadan… Yorulmadan
Bu şarkıyı dinliyorsan
Bunun bir anlamı olsun
Anlarım ki şu an beni istiyorsun
Bil ki ben de özledim ama
Söyleyemiyordum sana
Senden bir adım bekliyordum ve sen
Anlıyorsun…
Kalbimiz bir olmuş anlaşılan
Tam da aklımdan geçerken şaşırdım bir an
Söyledim durdum yorulmadan… Yorulmadan
Nananana nananana nanananar
Nananana nananana nananana
Nananana nananana nananana ...







Yarınlarım Ben İstersem Hep Güzel Olur

Bugünü kendim için milat kabul ediyorum.(bazen ciddi anlamda bir miladlara ihtiyac duyuyoruz bu gayet normal ) Kaçıncı miladım bilmiyorum ama milat işte ; bu kez farklı dostum bak.
Hergün kendimi yenileyip geliştiriyorum yani fark bariz ortada. Bazen duygularımdan arınıp tamamen mantığımla hareket edebiliyorum. Bu kolay bişey değil amaa insan isterse oluyoo. Ki benim için hiç kolay olmadı hatta bayağı ağır ödedim bedelini. Ama insanı tecrübeleri büyütmez mi ? İnsan yaadıklarıyla gelişmez mi zaten? Keşke demiyorum artık bazı şeylere mesela. Çünkü keşke demek sadece beni yıpratır. Ama şunu diyorum ;" şimdi olsaydı bunu yapmazdım". Bazı hatalara erken düştüğüm belki daha iyi olmuş çünkü insan büyüdükçe omuzundaki ağır sorumluluk artıyor ve hata yapma lüksün azalıyor.. Ki bu yüzden belki daha kötü etkilenebilirdim. Tamamen çökerdim belki dönüşü olmazdı.. Şuan kendimi tam uçurumdan düşecekken , daha kötüsü bunu kabullenmişken yendi yarattığı mucizeyle oradan kendi imkanlarıyla kurtulmuş biri olarak tasvir edebilirim.  Kazanılmış zaferlerime birini daha katmış gibi :) Her ne kadar şimdilik  mağlup oluşlarım zaferlerime kıyasla ağır olsa da. Ama olsun önümde uzun bir yol var; hepimizin önünde telafi için yeterince zaman dilimi var -istersek olur yani-
Hayatımızın her adımında üzüldüğümü; kırılıp, incindiğimiz dönemler olur ama bunlar geçicidir,tabiki bize bağlı bu. Gözümüzde ne kadar büyüttüğümüzle ilgili.. Çoğu zaman güvendiğimiz dağlara karlar yağar , sonra yine ,yine ,yine yağar en sonunda anlarız ki o aslında bizim güveneceğimiz dağ değildir .Sadece küçük bir kum yığınıdır. ( Bunu anlamak biraz uzun sürebilir sakın pes etmeyin :) ) Neyse, o dağlara güvenmeyeceğimizi anladığımız zaman kendinizin tek güvenceniz olduğu anlıyorsunuz ya , işte hayat öyle başlıyor.Şimdi özgürlüğün tadını çıkarabilirsiniz :) İnsan başkalarına göre yaşamadan, kendi keyfinize göre hatta keyfinizin kahyasına göre yaşabilirsiniz :) hayat sizin hayatınız nihayetinde..
     Bu yolda belki yolunuzun ayrıldığı insanlar olmuştur , ama siz herşeyin hakkını verdiyseniz , üzerinize düşenleri yerine getirdiyseniz , en azından daha fazla emeği göstermişseniz ; ve çok kez yarı yolda bırakıldıysanız üzülmeyin aslında siz yarıyolda kalmamışsınız. Sizin için mutluluk , diğerleri için pişmanlık vakti.. Unutmayın pişmanlık mutluluktan uzak değil ..

14 Şubat 2012 Salı

Aşk


"Aşk, imkansız birçok şeyi mümkün kılar."

Demet Akalın'ın Saç Sırrı

Demet Akalın geçenlerde twitter üzerinden saçlarının kaynak olmadığını etkili bir karışımla saçlarını kurtardığını yazmıştı. Gerçekten çok gür ve hacimli görünen saçları gerçekten hoş duruyordu ben de saçlarının kaynak olduğunu düşünüyordum çünkü eskiden çoğumuz farketmişizdir; saçları çok gür değildi ve çok zayıf görünüyordu. Özellikle gece gezmeleri çıkısında görmüştüm televeziyonda saçlarını toplamıştı , saçlarının arasındaki boşlukları farketmişsinizdir. Ama son dönemlerde saçları çok hoşuma gitmeye başladı. Hele ki saç rengini değiştirince hem gençleşti hem de bu renk ona çok yakıştı. Saçlarının rengi olsun , uzunlığu olsun , gür ve hacimli görüntüsü olsun şimdi gerçekten çok hoş görünüyor.
Saçında sekiz farklı yağ olduğunu söyleyen ünlü popçu, saçlarını canlı ve parlak gösteren kayısı, biberiye, gül, susam, çam terebentin, ısırgan otu, sarmısak, yılan yağı karışımıyla yıkadığını söyledi. İşte Demet Akalın'ın saçlarını kurtaran formül ;

HANGİ YAĞ NEYE İYİ GELİYOR?


ÇAM TEREBENTİN YAĞI:
Saçı besliyor, dökülmesini ve kepek oluşumunu engelliyor. Dipleri kuvvetlendiriyor.

BİBERİYE: Saç dökülmesini önler.

KAYISI:
Saçı gürleştiriyor.

YILAN YAĞI: Saç dökülmesini yavaşlatıyor ve kel bölgeyi tüylendiriyor.

GÜL YAĞI: Saçı besliyor, kepeği engelliyor.

ISIRGAN OTU: Saç dökülmesini engelliyor. Saçlara canlılık ve parlaklık kazandırıyor.

SUSAM YAĞI: En büyük sorunlardan saç kırılmasını engelliyor.

SARIMSAK:
Saç derisine doğru olan kan akışının canlanmasında faydalı oluyor.
 Bende en yakın zamanda deneyeceğim bu formülü bakalım nasıl olacak :) Deneyen arkadaşlarım bana da yazmayı unutmayın olur mu ? :)

Cilt Tazeleyici Maske

Cilt yorgunluğunuzu ortadan kaldırmaya yarayacak maske...
İhtiyacınız olanlar bir şişe sade madem suyu, üç yemek kaşığı bebek yağı ve bir adet limon...

Maden suyunu alalım ve genişçe bir kabın içine boşaltalım. Limonumuzun yarısını maden suyunun içine sıkalım. Son olarak karışıma bebek yağını da ilave edip karıştıralım. Hazırladığımız güzellik karışımını boş bir sprey kutusuna boşaltalım. Günde bir kere kullanmak şartıyla yüzümüze eşit şekilde püskürtelim. Gerçekten harika oluyor bir kaç gündür kullanıyorum.

Gökhan Türkmen - Susma




                                                     Susma veda ederken...
                                                     Biraz gül bir şey söyle giderken..
                                                     Gitme hemen gitme kal...
                                                     Biraz dur daha erken...
                                                        

13 Şubat 2012 Pazartesi

Mariah Carey - My All





                                                              And yet you're so far

                                                              Like a distant star ..

Çekim Yasası : Evrenin Yasası







Çekim Yasası; sizin iyi ya da kötü bir insan olmanla hiç ilgilenmez, düşüncenin iyi yada kötü olmasıyla, seçtiğin cümlenin iyi yada kötü olmasıyla ilgilenmiyor,düşünceyi olumlu olarak algılar ve gerçekleştirmek istediğini varsayarak gerçekleştirir. “Parasız kalmak istemiyorum” cümlesini “parasız kalmak istiyorum”, şişmanlamak istemiyorum” cümlenizi “şişman olmak istiyorum” şeklinde algılar ve onu gerçekleştirir. Bu yüzden cümle kurarken olumsuz cümleler kurmamalıyız. Örneğin; "hasta olmak istemiyorum '' yerine "sağlıklı olmak istiyorum" veya "sağlıklı bir yaşam istiyorum" demek daha doğru olur. Çekim yasası sözün benim için emirdir ve sağlığı sana getirir.


Zihninizde bir şeyi net olarak belirlediğinde, onları kendinize çeken bir mıknatısa dönüşürsün ve isteklerin de size doğru manyetize olur. Hayatınızdaki bir şeyi değiştirmek için, düşünce frekansınızı, yayınınızı değiştirin. Buna öncelikle olumsuz düşüncelerden uzaklaşıp olumlu düşüncerek başlamalısın.Olumsuz düşünceleri zihninden tamamen çıkar ki çekim yasası sana olumsuzluklar getirmesin..


Çoğu kez farkettin mi ? Olumsuz birşey düşündüğünde başına geldiğini? Yada kara kara düşüncelere daldıkça hayatının sürekli olarak kötüleştiğini ? Bunlar böyle zincirleme şekilde devam eder.


Duygularına dikkat edin ve olumsuz hislere sahipsen hemen farkedip olumlu düşünce ile değiştir! Olumlu duygular yaşadıkça (sevinç, minnettarlık ve sevgi...) daha fazla olumlu duygu ve olguyu yaşamınıza çekeceksin. Olumlu duyguları yaşadıkça şükret; mesela "çok mutluyum " bir kahkaha at.






İsteklerinizi gerçekleştirmek Evren’in hiç zamanını almaz.


Evren 1milyon doları da 1 doları da aynı kolaylıkla hayata geçirir. Onun için küçük yada büyük olması farketmez. O da sadece bir emir kulu.. Sen ne istiyorsan her dilediğin, her sözün,düşüncen benim için emirdir der ve sana getirir. Ama senin onun varlığına dair şüphelerin varsa bu durumu tabiki kötüleştirir.Sen sadece olmasını istediğin şeyi düşün ve onun gerçekleşecegine gönülden inan yeter ki, evren mutlaka onu sana getirecektir. Nasıl olur ? Bunun olması mucize olur , mümkün değil deme! Sen çekim yasasına bırak bu onun sorunu sen sadece ve sadece iste.. Olumsuz düşüncelere esir olmazsan ; olacak ...


Zihinde huzur yaratmak için: Günlük 3-10 dakikalık meditasyonla işe başla. Örneğin başlangıçta “düşüncelerimin efendisiyim” cümlesiyle niyet çalışması yaparsan, düşüncelerin üzerinde farkındalık kazanırsın. Zihninde huzur yaratırsan, ona hakim olabilirsin. Düşüncelerine kesinlikle sen hakim olmalısın. Bu en önemli ahahtar. Düşüncelerin farketmeden kontrolünden çıktıysa hemen o düşünceleri durdur ve olumlamaya başla !


Uyumadan önce pozitif ve olmasını istediğin şeyleri düşün.. Çekim Yasası kuvvetleri, biz uykudayken, en son düşündüklerimiz üzerinde çalışır. Uyku süresi boyunca aklındaki düşünceler beyninde tekrarlanır ki olumsuz düşüncelerle uyuduysan belki milyonlarca bu düşünce tekrarlanır ve olumsuzları çok fazlaca çağırmış vaziyette uyanmış olursun..


Şimdi çekim yasasının çalışma ilkesini kısaca açıklayacak olursak ;


En çok düşündüğünü (odaklandığını)


tekrarladığın taktirde (ısrar)


aynı frekansta olarak (benzer benzeri çeker)


zihninde boşluk yaratırsan (huzur) mutlaka gerçekleştirirsin. Unutma.




12 Şubat 2012 Pazar

Susarak Özlüyorum..

"Sadece susarak özlüyorum seni.. Hiç tanımadan; ne garip.. "

En Sevdiğimden : Eternal Sunshine of The Spotless Mind

Eternal Sunshine of The Spotless Mind" kabul ediyorum ki bugüne kadar izlediğim en güzel film.. Yani  öyle ki kurgusu gerçekten beni çok etkiledi. Açıkça söylemek gerekirse 2. defa izlediğimde olayları tam anlamıyla çözebildim. İzleyiciye ilk anda mesajı veren; kolay  filmlerden değil ;yani sizi fazlaca düşünmeye yönlendiriyor. Alışılmışın dışında bir film bence yani özellikle Türk Sinemasıyla kıyaslarsak :)

       Jim Carrey ve Kate Winslet'in oynadığı akıcı görüntüler eşliğinde muhteşem sahnelerden gözünüzü alamayacağınız film; sevdiğini unutmak ve nedenleri karşısında tekrardan tarafsız kalmak üzerine...Borges'in bir zamanlar dediği gibi "unutmak en iyi intikamdır" sözünü tamamen anlatan bir film olmuş bence.


      Kısaca filmin konusu iliskileri kötü bir şekilde noktalanmış iki çiftin ' Lacuna, inc.' adlı bir şirkette birbirlerini ve yaşadıkları bütün anıları hafızalarından sildirmeye çalışmalarını anlatıyor. Geri kalan kısmıyla ilgili bir yorumda bulunmak filmi izlemeyenlere haksızlık olucağından daha fazla bir şey söylemek istemiyorum :) Ama hepimizin filmde kendimizi bulucağı, sevdilerimizle yasadığımız iyi ve kötü her türlü anıyı hatırlayıp, melankoli yaşayacağı, ilişkilere bakış açımızın tamamen degişeceği, mükemmel duygulu, etkileyici bir film olmus.

 

Kesinlikle izlenmesi gerekenlere koyulacak bir film olduğunu , hayatımın akışını değiştirdiğini söylemeden edemeyeceğim. Ayrıca izlemeye karar verirseniz öncesinde kış günlerini yaşadığımız şu dönemlerde kupanızı alın, sıcak birşeyler hazırlayın ve izlemeye başlayın :) şimdiden iyi seyirler

Evrenin Yasası : Çekim yasası

Çekim Yasası; sizin iyi ya da kötü bir insan olmanla hiç ilgilenmez, düşüncenin iyi yada kötü olmasıyla, seçtiğin cümlenin iyi yada kötü olmasıyla ilgilenmiyor,düşünceyi olumlu olarak algılar ve gerçekleştirmek istediğini varsayarak gerçekleştirir. “Parasız kalmak istemiyorum” cümlesini “parasız kalmak istiyorum”, şişmanlamak istemiyorum” cümlenizi “şişman olmak istiyorum” şeklinde algılar ve onu gerçekleştirir. Bu yüzden cümle kurarken olumsuz cümleler kurmamalıyız. Örneğin; "hasta olmak istemiyorum '' yerine "sağlıklı olmak istiyorum" veya "sağlıklı bir yaşam istiyorum" demek daha doğru olur. Çekim yasası sözün benim için emirdir ve sağlığı sana getirir. 
   Zihninizde bir şeyi net olarak belirlediğinde, onları kendinize çeken bir mıknatısa dönüşürsün ve isteklerin de size doğru manyetize olur. Hayatınızdaki bir şeyi değiştirmek için, düşünce frekansınızı, yayınınızı değiştirin. Buna öncelikle olumsuz düşüncelerden uzaklaşıp olumlu düşüncerek başlamalısın.Olumsuz düşünceleri zihninden tamamen çıkar ki çekim yasası sana olumsuzluklar getirmesin..
  Çoğu kez farkettin mi ? Olumsuz birşey düşündüğünde başına geldiğini? Yada kara kara düşüncelere daldıkça hayatının sürekli olarak kötüleştiğini ? Bunlar  böyle zincirleme şekilde devam eder. 
     Duygularına dikkat edin ve olumsuz hislere sahipsen hemen farkedip olumlu düşünce ile değiştir! Olumlu duygular yaşadıkça (sevinç, minnettarlık ve sevgi...) daha fazla olumlu duygu ve olguyu yaşamınıza çekeceksin. Olumlu duyguları yaşadıkça şükret; mesela "çok mutluyum " bir kahkaha at.

İsteklerinizi gerçekleştirmek Evren’in hiç zamanını almaz. 
Evren 1milyon doları da 1 doları da aynı kolaylıkla hayata geçirir. Onun için küçük yada büyük olması farketmez. O da sadece bir emir kulu.. Sen ne istiyorsan her dilediğin, her sözün,düşüncen benim için emirdir der ve sana getirir. Ama senin onun varlığına dair şüphelerin varsa bu durumu tabiki kötüleştirir.Sen sadece olmasını istediğin şeyi düşün ve onun gerçekleşecegine gönülden inan yeter ki, evren mutlaka onu sana getirecektir. Nasıl olur ? Bunun olması mucize olur , mümkün değil deme! Sen çekim yasasına bırak bu onun sorunu sen sadece ve sadece iste.. Olumsuz düşüncelere esir olmazsan ; olacak ...
Zihinde huzur yaratmak için: Günlük 3-10 dakikalık meditasyonla işe başla. Örneğin başlangıçta  “düşüncelerimin efendisiyim” cümlesiyle niyet çalışması yaparsan, düşüncelerin üzerinde farkındalık kazanırsın. Zihninde huzur yaratırsan, ona hakim olabilirsin. Düşüncelerine kesinlikle sen hakim olmalısın. Bu en önemli ahahtar. Düşüncelerin farketmeden kontrolünden çıktıysa hemen o düşünceleri durdur ve olumlamaya başla !
 Uyumadan önce pozitif ve olmasını istediğin şeyleri düşün.. Çekim Yasası kuvvetleri, biz uykudayken, en son düşündüklerimiz üzerinde çalışır. Uyku süresi boyunca aklındaki düşünceler beyninde tekrarlanır ki olumsuz düşüncelerle uyuduysan belki milyonlarca bu düşünce tekrarlanır ve olumsuzları çok fazlaca çağırmış vaziyette uyanmış olursun..
    Şimdi çekim yasasının çalışma ilkesini kısaca açıklayacak olursak ; 
*       En çok düşündüğünü (odaklandığını)
*       tekrarladığın taktirde (ısrar)
*       aynı frekansta olarak (benzer benzeri çeker)
*       zihninde boşluk yaratırsan (huzur) mutlaka gerçekleştirirsin. Unutma. 
                                                                 "Mutlu günler"


Gamze İçin Bir Tüp Kan


                                                                                                                                                                        
''Bu yazıyı yazarken sabredeceğim ağlamamak için.
Aynı başlıkta yazdığım gibi hissediyorum kendimi, ama belli ki benim seyahatim bayaca uzun sürecek. İster bir annenin vasiyeti deyin bu yazılanlara, ister gözü arkada kalmasın diye aklından geçenleri sıralıyor deyin.
İyiydim gerçekten 2 hafta önceki düşüşü, laboratuar değerleri yanlıştır umudunu yaşıyordum, Dr’um da öyle inandırmıştı. Ama değilmiş, artık mikroskop altında da değerlerim hızla düşüyor. Maalesef kağıt üstündeki gerçekler doğru… Diş etlerim çekilmeye başlıyor diyince zaten, salı günü kemik iliğine bakalım dedi. Nefesi kesildi adamın ama, sen çok ağladın karşımda benim de ona moralim bozuldu dedi. Nasıl ağlamam öyle bir derdim var ki içinden çıkamadığım nasıl ağlamam. Evladım ne olacak Dr’um dedim. Sıkıntılı günlerin gelmesine ağlamıyorum, benim derdim evladım dedim.
Evet evladım tek derdim.
Herkesin Atakan’a çok iyi davrandığı kesin, hatta davranacağıda. Annem, babam, kardeşim en başta hatta Emrah kendini toplayana kadar Atakan ilk dönemlerde kiminle kalır. Sevdiği alıştığı insanları yanında göremeyince ya da gördüklerinde ağlayan gözlerle gördüklerinde n’apar yavrum. İş seyahatine giden bir anne defalarca kafasından geçenleri söyler, yavrusunun bir şeyi eksik kalmasın diye.
Eskişehir’e gönderirler belki biii süreliğine orası da çok soğuk, keşke annem göndermese.
Kalbi kırılırsa anlarlar mı?
Dudakları beyazlamış biraz, benzi sarı gibi gözüküyor deyip hemen kan testi yaptırmaya götürürler mi?
Anneyi sorduğunda ne cevap verirler?
Meyveler, sebzeler defalarca sirkeli suyla yıkanır mı?
Marketten alınanların özellikle Atakan’nın yiyeceklerinin son kullanma tarihlerine her defasında unutmadan kim bakar?
Her akşam ılık sütünün içilmesi, dişlerinin fırçalanması atlanılmaz mı?
Günlük taze meyve suyu sıkılır mı mevsim meyvelerinden?
Terleyince üşenmeden anında atlet değişir mi?
Nelerden mutlu olur diye düşünülür mü?
Değişik kitapları kim araştırır, kim alır peki?
Bıkmadan sıkılmadan kim oyun oynar onunla?
Bıkmadan sıkılmadan saçlara cici yapmasına kim izin verir?
Gideceği okuldaki eksiklikleri kim farkeder?
Öğretmeniyle sürekli yakın diyaloğa kim girer. O özel biii öğrenci iyi bir gözleme ihtiyacı var annesini kan kanserinden kaybettik der.
Evde televizyon seyretmeyip kim aktivite yapar el becerisi gelişsin diye hem de hergün?
Kendi çocuğuna ya da çocuklarına sabır gösteremeyen insanlar, Atakan’ıma nasıl sabır gösterir?
Bir varmış, bir yokmuş. Ömür bu iki kelime arasında geçen zaman. Zamansa bazen dost insana, bazen düşman. Bize düşman oldu.
Emrah’ım canım sevdiğim. Çok üzdüm seni en fazla kötü günlere, seninle göğüs gerdik. Hakkını helal et. Bundan sonra işin daha da zor olacak. Ama sana güvenim tam. Bir kaç gün önce demiştin ya bana, ’Parkta oynarken bizi birisi seyretse deli bu adam der ama ben oğlumla çocukluğumu tekrar yaşıyorum’ diye. Hep öyle deli baba ol olur mu? O zaman Atakan yokluğumu daha az hisseder belki.
Evde demiştim ya ben, sana sevdiğim, ’Atakan seninle gerçekten iyi vakit geçiriyor hep gülüyor. Sen iyi bir babasın’ diye. Ben hep bişeyler öğretme çabasındaydım, sense eğlence, öyle olduğu için o kadar mutluyum ki hep mutlu ve onu güldüren babasıyla birlikte yaşayacak diye. Öğretmenler zaten öğretir öğrenmesi gerekenleri. Gülmek daha iyi bir ilaç. Onu da sen hep verdin ve vericeksin canım sevgilim.
Canım annem, canım babam, canım kardeşim. Hakkınızı ödeyemem şimdiye kadar çok emek verdiniz bize. Asıl şimdiden sonra sizlere daha çok iş düşüyor dimdik durup Emrah’a destek verme zamanı. Atakan başta ALLAH’a sonra Emrah’a sonra annem, babam, kardeşim size emanet.
Keşke herşey farklı olsaydı. Yaşam mutlu dolu günlerle dolsaydı.
Annem hediye kaban almak istedi. İstemedim çünkü seneye kışa çıkmam heralde.
Sabahleyin aradın annem.
Ne olur güçlü ol diye. Lütfen gel alalım dedin. İstemem annem dedim.
Ateşim var, öksürüyorum dışarı çıkmıcam dediğimde Atakan’ım koşarak geldi ne dedi biliyomusun: ’Ateşin olmasın, ne olur öksürme canım annem dayanamam sana’ dedi.
Telefonu kapadım çöktüm oğlumun yanına, ’Ben sana dayanamam merak etme geçer’ dedim. ’Geçsin annecim’ dedi. Dayancan annem diye haykırdım içimden.
Şuan ezan okunuyor. Yalvarırım rabbime evladım için bana yaşama şansı ver. Salı günü gireceğim operasyon sancısız geçsin, en önemlisi sonucu güzel gelsin. Çok bir şey istemem sadece sağlık. Ama artık o kadar yıkıldım, o kadar güçsüz kaldım ki. Savaşacak gücümü yitirdim. Emrah’ımın, annemin, babamın, kardeşimin gözünü yaşlı görmeye gücüm kalmadı.
Arayan eş, dost, akraba açamadım telefonları açamayacağım da. Biliyorum dualarınız benimle ama gücüm yok konuşmaya. Bir de tabi Atakan’ım anlamasın durumu diye.
Salı gününün güzel geçmesini bu kadar umutsuzluğun içinde yine de umut ediyorum."

                      Gamze AKBAŞ

9 Şubat 2012 Perşembe

Fergie – Big Girls Don’t Cry

                                           But I’ve got to get a move on with my life                                              It’s time to be a big girl now
                                             And big girls don’t cry...

Bazen... Bazen..

 
 
''Bazen en sevdiklerimizi farkında olmadan kendi mutsuzluklarımızda boğarız..''

8 Şubat 2012 Çarşamba

Portföy Hayat Kurtarır !

Moda söz konusu olduğunda kadının iki takıntısı var: Ayakkabı ve çanta!.. Geçen kış zaten ‘baby bag’ denilen; bileğe  takılan, kemere iliştirilen çantalarla tanışmıştık. Her ne kadar boyutları nedeniyle çok kullanışlı olmasalar da portföy çantalar her kadının kullanmak durumunda kalabileceği bir model bence. Günlük şıklıgınızı bu cantalarla tamamlamak diger tür çantalara göre daha bir kolay sanki.. Hem klasik giyimde hemde günlük giyim için bence oldukça ideal portföy çantalar.Hani cüzdan niyetine bileğinize saracak, doğal stil anlayışınızı yansıtacaksınız.Yeni manikür yaptırdığınız dönemlerde özellikle bu çantaları kullanmanızı öneriyorum :)








Bence portföy hayat kurtarır. Sence ?
Kendi saçımda bizzat deneğim bu formülleri paylaşmak istedim. Ayrıca önerdiğim herkeste memnun kaldı. Sizde deneyim derim. Çünkü biliyorsunuz saçlarımıza yapmadıgımızı bırakmıyoruz maalesef :/ Boya, açıcı, fön ,maşa derken çok yıpranıyorlar. Belki bu tarz maskelerle az daha olsa yıpranmaları azaltırız..
1-Kuru ve zayıf saçlar için: 2 yemek kaşığı badem yağı, 1 yemek kaşığı taze limon suyu, 1 yemek kaşığı bal. Bal ve badem yağını limon suyuna ekleyerek iyice karıştırın ve karışımı öncelikle saç diplerinize sonra tamamına yayın. Masaj yaparak uygularsanız daha etkili oluyor. Ardından saçlarınızı havluya sarın, bazıları streç filme sarıyorlar, daha etkiliymiş oda aklınızda olsun. Yarım saat bekleyin ve şampuan ile durulayın.

2-Dökülmeye karşı maske: 1 yemek kaşığı yılanyağı, 1 yemek kaşığı badem yağı, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 yemek kaşığı hint yağı ve E vitamini kapsülünü karıştırın. Tüm malzemeler ılık bir şekilde saç diplerine uygulanmalıdır. Bir streç folyoya sarılarak 2 saat bekleyin. Umarım işinize yarar :)







Kış Kış Kış

Bugünlerde sanırım kışın tam anlamıyla kendisini gösterdiği günler yaşıyoruz. Her yer bembeyaz , buz ve soğuk! Ama olsun yine de güzel bence kar :) sabah uyanınca ilk iş dışarı bakıyorum bembeyaz bir manzara görünce içim açılıyor resmen. Sıcacık evimizde bembeyaz manzarayı izlerken güzel kar.. Ya dısarıda yaşayan insanlar ? Onlar ne yapıyorlar acaba?.. Bu sorumun cevabı gayet açık galiba.. Onlar için kar bizim gördüğümüz kadar sevimli değil kuvvetle ihtimal.. Ya Van'daki depremzede kardeşlerimiz? Onlar bu sogukta ne yapıyorlar acaba diye hepimiz düşünüyoruz eminim. Bunları düşünmek gercekten beni cok üzüyor.. Eminim sizi de öyledir. Ama olumlu düşüncelerimiz de var tabiki, Neyse ki double yollarımız var !